Alev'in tarif günlüğü

22 Ekim 2015 Perşembe

Pancarlı bolonez sos

Fotoğraflar gelene kadar bu pancarlarla sizi başbaşa bırakıyorum.
Kıymalı makarna sevenler el kaldırsın. Evet, sanırım iyi pişmiş bir bolonez sosa kimse hayır diyemez. Her ne kadar şipşak bir tarifmiş gibi gözükse de iyi bir bolonez sosun uzun uzun pişmeye ihtiyacı vardır. Ama hakkını yemeyelim, hazırlık aşaması oldukça kısadır. Dolayısıyla akşam eve vardığınızda henüz açlıktan mideniz sırtınıza yapışmamışsa on dakikada sosunuzu ocağa koyup bir saat boyunca kendisini unutabilirsiniz. Klasik bir bolonez sos nasıl yapılır derseniz daha önce lazanya tarifinde anlatmıştım. Defalarca denediğim bir tarif, şiddetle tavsiye ederim.

Fakat ben bugün hem daha kısa bir hazırlık aşaması olan, hem de fena halde zengin içerikli ve besleyici başka bir bolonez sostan bahsetmek istiyorum. Bu benim FoodTube'da tesadüfen gördüğüm ve not ettiğim bir tarifti. Michela Chiappa yapmış, adını da "baby bolognese" koymuş. Hatta videonun sonunda bolonezi, her lokmada iştahla ağzını açan bebeğine kaşık kaşık yediriyordu. Videosunu buradan izleyebilirsiniz. 

Şimdi sonbahar geldi, kök sebzeler pazarlarda arz-ı endam eylemeye başladı ve ben çok mutluyum. Kışın resmen sebzeye doyuyorum, hele de kök sebzelerin hastasıyım. İşte bu birazdan hazırlanışını anlatacağım bolonez sosta da rengiyle, tadıyla beni mest eden pancar var. Ayrıca şimdi bu satırları yazarken şöyle üstünkörü bir "gugıllama" ile pancarda A ve C vitamini, folat, potasyum, sodyum, kalsiyum, fosfor ve magnezyum olduğunu öğrendim. Kansızlık ve kabızlığa iyi geliyormuş bir de. Bu bilgiler yeterince özendirici olduysa artık pancarı, turşu konsepti dışında da tüketmeye başlarsınız umarım. :) En basitinden sebze çorbanıza ufak bir pancar atmakla işe başlayabilirsiniz. Çorbanın rengi de lezzeti de şahane oluyor, inanın.

Haydi şimdi tarife geçelim.

9 Ekim 2015 Cuma

Mücverim biçim biçim

Mücvere tek kelimeyle bayılırım. Öte yandan, kısa zaman öncesine kadar şu bildiğimiz klasik kızartılan mücveri yapmayı beceremiyordum. Karışımı hazırlıyorum, bir kaşık alıp kızgın yağa atıyorum, mücver yağın içinde bin ayrı parçaya bölünüyor, bir tarafı piştiğinde diğer tararfını çevirmek na-mümkün! Mücver kırıntılarını yağın içinden bir şekilde çıkartmayı başarsam bile mücver tavadaki bütün yağı çekmiş oluyor haliyle, mücver mi yiyorsun mücver aromalı yağ mı belli değil! Ondan sonra mücverin otlarını doğrarken harcadığım zamana mı acıyayım, kızartma yağlarının etrafa sıçramasına mı üzüleyim, karşımda can çekişen mücver partikülleri gördüğüme mi yanayım bilemiyorum. Bendeki bu mücver sevgisi olmasa inanın onlarca defa bu maceraya girişmezdim. Neticede şu an tek parça halinde mücverler pişirebiliyorum, evet o seviyeye geldim :) Bu işin püf noktasını tam olarak kavradığımda buraya net bir tarif yazarım, ancak hala hazır hissetmiyorum kendimi, kimsenin başını yakmam istemem. Zira benim başımın internetteki birtakım tariflerden dolayı çok yanmışlığı vardır. 

Velhasılı kelam gelin bugün fırın mücverden bahsedelim. Evet, biliyorum çoğunuz diyeceksiniz ki "klasik mücverin yanında fırın mücverin esamesi okunmaz". Haklısınız ama bu vereceğim tarife bir şans verin. Hele de bebeleri olanlar bu tarafa koşsun. Yanında yoğurtla birlikte tam bir öğün olabilecek besleyicilikte, üstüne üstlük çok lezzetli bir fırında mücver reçetesi keşfettim. (Orijinal tarifi Mini Gurme'nin sitesinde görmüştüm, ama başka eklemeler yaptım.) Oğlumla birlikte hazırladık,  sonra da bir güzel yedik. Siz de deneyin, denettirin.