Alev'in tarif günlüğü

31 Ekim 2012 Çarşamba

Garfield çok haklı, her gün lazanya yenebilir

Lazanya beni çok mutlu eden, tam da damak tadıma cuk oturan bir lezzet. Zaten içine beşamel sos giren bir yemeğin lezzetsiz olması imkan dahilinde değil kanımca. Ancak aldığım lazanya paketinin (Barilla) üzerinde yazan ölçüleri kullanmaktansa tamamen kafama göre takılmayı tercih ettiğim için yemeğin üç ayrı unsuru olan lazanya, bolonez sos ve beşamel sosu istediğim gibi birbirlerine denk getiremiyordum. Üstelik beşamel sosu alıştığım şekliyle, yani muhallebi kıvamına yakın bir katılıkta pişirdiğim için lazanyalarım kimi zaman sert kalıyordu. Ama bu sefer "bu adamların bir bildiği var ki bu ölçüleri bu kutunun üzerine yazmışlar" diye düşünerek lazanyayı adeta pasta yapar edasıyla -mutfak tartımı da devreye sokarak- ince bir işçilikle yaptım. 

Gerçekten de "adamların bir bildiği varmış"!

11 Ekim 2012 Perşembe

Sırf görüntüsü için yenir bunlar: iki renkli kurabiye

İki renkli kurabiye -nam-ı diğer dön dön kurabiye-, şekil verirken biraz uğraştırmasına rağmen elde edilen sonucun tadına baktığınızda, verdiğiniz uğraşa gani gani değen bir atıştırmalık. Adeta bir butik pastane ürünü edasında, biraz burnu havada bir tarzı var. Ben bu karizmatik arkadaşı ikinci defa pişirdim. Hamurunu hazırlaması hiç zor değil, geçenlerde verdiğim kakaolu bisküvi tarfine çok benziyor, tek farkı içinde badem olması. Mesele şu ki biri sade, diğeri kakaolu iki hamur açıp bunları üst üste yerleştirdikten sonra düzgün bir rulo yapmanız gerekiyor. Beni zorlayan kısım hamurları eşit büyüklük ve şekilde açmak oldu. İki hamur ne kadar birbirine benzerse kurabiyelerin şekli de bir o kadar muntazam oluyor. Ama sonuç itibariyle biz burada profesyonel bir iş yapmıyoruz ve şükür ki kurabiyeler ana hatlarıyla vermek istediğim görüntüye kavuştular, kısacası sonuç beni tatmin etti.

9 Ekim 2012 Salı

En güzel şekerli ekmek: paskalya çöreği


Oldum olası çok severim paskalya çöreğini. Üstelik bir tek Ramazan ayında bulabildiğimiz canım pideler gibi sadece Paskalya zamanı değil her daim pastanelerde bulmak mümkün bu güzel çöreği. Üstelik yapması zor sanırdım ama ekmek makineniz varsa hiç de zor değilmiş, deneyimle sabitlendi. Zaten tam zamanlı bir anne olarak istisnai durumlar dışında her zaman çok hızlı bir şekilde hazırlanan, basit tarifleri uyguluyorum. Bu blogda çok meşakatli bir yemek bulmanız olası değil, zira amacım benim gibi pratik yemekler yapmak arzusunda olanlara lezzetli alternatifler sunmak. Denemediğim hiçbir tarifi buraya yazmadığım için kötü sürprizlerle karşılaşma olasılığınız da yok denecek kadar azdır.

Bu antrparantezin ardından gelelim bu nefis mahlepli ve şekerli ekmeğin tarifine:

3 Ekim 2012 Çarşamba

Kuskusu hiç böyle denemediğinize bahse girerim

Kuskus adı itibariyle kimileri için pek sevimsiz, hatta itici bir makarna türü. Sahiden de o güzelim penneler, fiyonk makarnalar, spagettiler filan dururken kuskus insanın aklına pek gelmiyor galiba. Ben de yakın bir zamana kadar "bununla güzel ne yapılır ki yeaaa!" diyen takımdandım. Fakat gelin görün ki keşfettiğim iki yeni tarif bu fikrimi değiştirdi. Birincisi kuskuslu pazı / ıspanak / semizotu... Kafa karışıklığı olmasın; aslında ortada tek bir tarif var fakat bu, üç sebzeyle de yapılabiliyor. Paşa gönlünüz hangisini kullanmak isterse... Bununla ilgili detayları başka bir yazıya bırakacağım.

Şimdi gelelim kuskusun ana malzeme olarak sahneye çıktığı asıl tarife: yani kayısılı ve şam fıstıklı kuskus... Aslında orijinali şurada var. Ama ben hem denemelik olsun diye daha az yaptım, hem de pişirme esnasında biraz kafama göre takıldım. İlk başta bu kadar birbirinden alakasız malzemenin nasıl olup da ortaya güzel bir şey çıkaracağına dair ciddi şüphelerim vardı, fakat sonuç gerçekten şaşırtıcı oldu. Öyle ki yaptığım şeyin tadına bakayım derken servis tabağının içinden bir porsiyon kuskus yemiş bulundum. Yapıp da yemeyen pişman olur, diyor ve tarifime geçiyorum.

1 Ekim 2012 Pazartesi

Yemelere doyamadık: kakaolu bisküvi

Dün akşam çayın yanında atıştırmak üzere ne zamandır yapmayı planladığım basit kakaolu bisküvilerden pişirdim. Tarifi Lezzet dergisinden bulmuştum ama ben -her zamanki huyumdur- malzemelerin oranlarında ufak tefek oynamalar yaptım. Ayrıca ilk defa deneyeceğim tariflerde, ortaya çıkan şeyin yemeğin kötü olması durumunda fazla malzeme heba etmemiş olmak için, her zaman yarım ölçü veya biraz fazlasını kullanırım. Bunda da öyle yaptım. Ve sizi temin ederim ki kullandığım ölçü ve oranlarda yaptığım ufak farklılıklar sayesinde hem oldukça fazla sayıda hem de tadı tam kıvamında bisküviler elde ettim.